Ekmek de evde bulunan tandırda pişirilirdi ve diğer evler de istifade ederdi. O zamanlar buğdaylar değirmende öğütüldüğünden kepekli ve katkı maddesi de olmadığından (Beyazlatmak için una katılan Sodyum peroksit) uzun süre dayanırdı. (1)Uzun kış gecelerinde yatsıdan sonra; turşu, yağ, civil peynir gibi şeyler atıştırılırdı. (Yatsılık)
Yemekler de bu malzemelere göre yapılırdı. Erişte, pilavı, bağa yaprağına sarılan lor dolması, tatar böreği, kuş ekmeğinden yapılan yemek, dut çullaması, çılbıra, turşu pancarı (lahana turşusundan) şile, hasıta, ayran çorbası ve kartollu yemekler. (Kızartması, haşlaması, közlemesi, boranisi, yahnisi, oturtması..) yumurta gayganası, helva, hurma tatlısı, kaz lokması, bişi.. Pirinç pilavı da yapılırdı. Ofis; her zaman, 5-10 kg.lık ucuz ithal pirinç satardı. Pirinç ve bulgurlar, bir tepsiye konularak içindeki taşlar ayıklanırdı. Bazen de yemekte ağzımıza taş gelirdi.
Her evde; kaz ördek tavuk ve horoz bulunduğundan yumurta sıkıntısı çekilmezdi. Kaz yumurtası çok yağlı olduğundan pek yenilmezdi. Kaz da zaten kuluçkaya yatacağı kadar yumurtlardı. Bazı evlerde hindi de beslenirdi. Çocuklar hindilerden korkardı ve şöyle bir tekerleme söylerlerdi :’’Gabarama gabarama kel Fatma, annen güzel sen çirkin.’’ (2)
Kızlar en çok pabuç çırtma ve 5 taş uyunu oynarlardı. Taşlar avuç içindeyken rastgele yere atılıp, baş ve işaret parmağının uçları yere yapıştırılıp (Ters u harfi.) Asıl taş havaya atılırken yerdeki taş u harfinden öteki parmakla içeri atılırdı. Havaya atılan taşın, yapılan işlemden sonra yakalanması gerekirdi. Taşın u harfinden geçmeyip ortada kaldığı pozisyona GAPPO denilmekteydi. Oyunun sonunda, birinci ikincinin yüzüne totemsi hareketler yapıp ‘’Yağladım, üzledim, tepirledim düzledim.’’ tekerlemesini söylerdi.
İki taşın üstüne bir çubuk koyup, büyükçe bir çubukla bunu fırlatmak.. fırlatırken de rakibinin bunu havada yakalaması lazım. Yakalayamazsa iki taşın olduğu yere fırlatırdı... Aradaki mesafe adım ile sayılırdı. Eçco, meçco galdır gemeçco, nal mığ gırğ, gıbbir, 42, 43..(Çelik çubuk oyunu. )
Uçurtma, tululuk (Sosyetenin golf oyunu),dıngi, gollo gibi oyunlar da vardı. Akşama doğru da hırsız-polis oyunu. Küçük çocuklar da en çok çöplükte oynardı. (3) Her mahallenin çöplüğü vardı. Tezek külü ve mutfak artıkları döküldüğünden, tarla için gübre (Ağbın) olurdu.
Oyuncaklar ise; pin- pon topu ebadında dolma top, bundan biraz daha büyük lastik ve naylon top, plastikten mızıkaya benzeyen üflemeli çalgı, naylon akerdeon, naylon bebek, mantar ve su tabancaları, sakızlardan çıkan plastik uçaklar...(4)
1-Tandırda pişen ekmeğin kokusu bütün mahalleyi sarardı. Hamurun sonuna doğru, halka türünde yapılan hamurun içine küflü peynir konulup pişirilirdi. (Kopul) Bazen de tandıra güveç konulur ve demlenerek pişerdi. Üstte demire asılan kaz etinden damlayan yağlar, aşağıdaki kazandaki pilava damlardı. Tandır kelimeleri: (Rapata, egış, küvle, hetılcek, kepenk.)
2-En çok hayvan besleyen, Muhsin Yüce’nin un değirmenini yapan ve yıllarca değirmende çalışan Rus Malakan’lardı. Bunlar genellikle hindi beslerdiler. Bunların çocukları Nef’i İlkokulu’nda okudular.(İvan, Andoçya, Timothy. İvan iyi top oynardı. 5. sınıftayken, hiç kimse sureleri okuyamazken bunlar okuyor. Şemsi beyden de iyi bir dayak yiyorlar.) Malakan'lardan ölen birisi ilçe mezarlığına defnediliyor. Bunlar daha sonra mecburen Rusya’ya gidiyorlar. Geçenlerde Timothy, Trabzon üzerinden Hasankale’ye geldi, değirmeni görünce gözyaşlarına hakim olamayıp ağladı.
3- 80’li yıllarda, İlçe Milli Eğitim Müdür’lükleri kurulur. İlk müdürü de Kemal Babagil’dir. Babagil’in çocukluk arkadaşı, Topal Sebo da (Sebahattin Şakar) müstahdem arkadaşıyla özlük hakkındaki bir mevzudan dolayı Babagil’in makamına gelerek derdini anlatır, argo ve sokak jargonuyla.. Öteki müstahdem de aynı üslupla emrivaki konuşur. Babagil şöyle der: Bana bak, Topal Sebo benim çöplük arkadaşım.. Sen de kimsin.
4-En kaliteli çöplük, Pancar Şirketi’nin çöplüğüydü. Değişik ve hiç görmediğimiz metalik ve plastik oyuncak tabancalar, büyükçe oyuncak bebekler..... Saat 2’ye doğru, Doğu Kışla’nın damperli araca benzeyen küçük GMC (Halk Cemse derdi.) aracı pat-pat diye ses çıkararak kapımızın önünden geçerdi. Üstünde de ellerinde kürek olan askerler vardı. Araç, meydan köprüsünü geçip Çermik yoluyla Hikmet Efendi’nin bahçesini karşısındaki yere çöpünü dökerdi.
Martılar başta olmak üzere bütün kuşlar hücum ederdi. Araç mezarlığın oradan gürültülü bir şekilde ilçeye girerken, kaz besleyenler de çöplüğe doğru giderlerdi.
(Bazen Kars veya Sarıkamış’tan askeri konvoy geçerdi. Biz de yolun kenarına dizilip ‘’Asker abi’’ diyerek hazırol durumuna geçip selam verirdik. Askerler de bazen para bazen de bir elinde silah olan Mehmetçik resimli asker sigarası atarlardı. Konvoyun en önünde bir jeep en arkada da ambulans aracı geçerdi. Jeepteki araç komutanının (yzb.) kapısı açık ve sağ ayağı havalı bir şekilde dışarda olurdu. Çok kere de araçlardan birisi arıza yapardı ve konvoy mecburen dururdu. Evden su götürüp ikram ederdik.)
Yemekler de bu malzemelere göre yapılırdı. Erişte, pilavı, bağa yaprağına sarılan lor dolması, tatar böreği, kuş ekmeğinden yapılan yemek, dut çullaması, çılbıra, turşu pancarı (lahana turşusundan) şile, hasıta, ayran çorbası ve kartollu yemekler. (Kızartması, haşlaması, közlemesi, boranisi, yahnisi, oturtması..) yumurta gayganası, helva, hurma tatlısı, kaz lokması, bişi.. Pirinç pilavı da yapılırdı. Ofis; her zaman, 5-10 kg.lık ucuz ithal pirinç satardı. Pirinç ve bulgurlar, bir tepsiye konularak içindeki taşlar ayıklanırdı. Bazen de yemekte ağzımıza taş gelirdi.
Her evde; kaz ördek tavuk ve horoz bulunduğundan yumurta sıkıntısı çekilmezdi. Kaz yumurtası çok yağlı olduğundan pek yenilmezdi. Kaz da zaten kuluçkaya yatacağı kadar yumurtlardı. Bazı evlerde hindi de beslenirdi. Çocuklar hindilerden korkardı ve şöyle bir tekerleme söylerlerdi :’’Gabarama gabarama kel Fatma, annen güzel sen çirkin.’’ (2)
Kızlar en çok pabuç çırtma ve 5 taş uyunu oynarlardı. Taşlar avuç içindeyken rastgele yere atılıp, baş ve işaret parmağının uçları yere yapıştırılıp (Ters u harfi.) Asıl taş havaya atılırken yerdeki taş u harfinden öteki parmakla içeri atılırdı. Havaya atılan taşın, yapılan işlemden sonra yakalanması gerekirdi. Taşın u harfinden geçmeyip ortada kaldığı pozisyona GAPPO denilmekteydi. Oyunun sonunda, birinci ikincinin yüzüne totemsi hareketler yapıp ‘’Yağladım, üzledim, tepirledim düzledim.’’ tekerlemesini söylerdi.
İki taşın üstüne bir çubuk koyup, büyükçe bir çubukla bunu fırlatmak.. fırlatırken de rakibinin bunu havada yakalaması lazım. Yakalayamazsa iki taşın olduğu yere fırlatırdı... Aradaki mesafe adım ile sayılırdı. Eçco, meçco galdır gemeçco, nal mığ gırğ, gıbbir, 42, 43..(Çelik çubuk oyunu. )
Uçurtma, tululuk (Sosyetenin golf oyunu),dıngi, gollo gibi oyunlar da vardı. Akşama doğru da hırsız-polis oyunu. Küçük çocuklar da en çok çöplükte oynardı. (3) Her mahallenin çöplüğü vardı. Tezek külü ve mutfak artıkları döküldüğünden, tarla için gübre (Ağbın) olurdu.
Oyuncaklar ise; pin- pon topu ebadında dolma top, bundan biraz daha büyük lastik ve naylon top, plastikten mızıkaya benzeyen üflemeli çalgı, naylon akerdeon, naylon bebek, mantar ve su tabancaları, sakızlardan çıkan plastik uçaklar...(4)
1-Tandırda pişen ekmeğin kokusu bütün mahalleyi sarardı. Hamurun sonuna doğru, halka türünde yapılan hamurun içine küflü peynir konulup pişirilirdi. (Kopul) Bazen de tandıra güveç konulur ve demlenerek pişerdi. Üstte demire asılan kaz etinden damlayan yağlar, aşağıdaki kazandaki pilava damlardı. Tandır kelimeleri: (Rapata, egış, küvle, hetılcek, kepenk.)
2-En çok hayvan besleyen, Muhsin Yüce’nin un değirmenini yapan ve yıllarca değirmende çalışan Rus Malakan’lardı. Bunlar genellikle hindi beslerdiler. Bunların çocukları Nef’i İlkokulu’nda okudular.(İvan, Andoçya, Timothy. İvan iyi top oynardı. 5. sınıftayken, hiç kimse sureleri okuyamazken bunlar okuyor. Şemsi beyden de iyi bir dayak yiyorlar.) Malakan'lardan ölen birisi ilçe mezarlığına defnediliyor. Bunlar daha sonra mecburen Rusya’ya gidiyorlar. Geçenlerde Timothy, Trabzon üzerinden Hasankale’ye geldi, değirmeni görünce gözyaşlarına hakim olamayıp ağladı.
3- 80’li yıllarda, İlçe Milli Eğitim Müdür’lükleri kurulur. İlk müdürü de Kemal Babagil’dir. Babagil’in çocukluk arkadaşı, Topal Sebo da (Sebahattin Şakar) müstahdem arkadaşıyla özlük hakkındaki bir mevzudan dolayı Babagil’in makamına gelerek derdini anlatır, argo ve sokak jargonuyla.. Öteki müstahdem de aynı üslupla emrivaki konuşur. Babagil şöyle der: Bana bak, Topal Sebo benim çöplük arkadaşım.. Sen de kimsin.
4-En kaliteli çöplük, Pancar Şirketi’nin çöplüğüydü. Değişik ve hiç görmediğimiz metalik ve plastik oyuncak tabancalar, büyükçe oyuncak bebekler..... Saat 2’ye doğru, Doğu Kışla’nın damperli araca benzeyen küçük GMC (Halk Cemse derdi.) aracı pat-pat diye ses çıkararak kapımızın önünden geçerdi. Üstünde de ellerinde kürek olan askerler vardı. Araç, meydan köprüsünü geçip Çermik yoluyla Hikmet Efendi’nin bahçesini karşısındaki yere çöpünü dökerdi.
Martılar başta olmak üzere bütün kuşlar hücum ederdi. Araç mezarlığın oradan gürültülü bir şekilde ilçeye girerken, kaz besleyenler de çöplüğe doğru giderlerdi.
(Bazen Kars veya Sarıkamış’tan askeri konvoy geçerdi. Biz de yolun kenarına dizilip ‘’Asker abi’’ diyerek hazırol durumuna geçip selam verirdik. Askerler de bazen para bazen de bir elinde silah olan Mehmetçik resimli asker sigarası atarlardı. Konvoyun en önünde bir jeep en arkada da ambulans aracı geçerdi. Jeepteki araç komutanının (yzb.) kapısı açık ve sağ ayağı havalı bir şekilde dışarda olurdu. Çok kere de araçlardan birisi arıza yapardı ve konvoy mecburen dururdu. Evden su götürüp ikram ederdik.)