ENİS FIRAT

Ortaokul ve lisede okurken; üst sınıflarda okuyan zeki öğrenciler hep dikkatimizi çekerdi, bunlardan birisi de Enis Fırat idi. Yaz tatilinde bunlara sorulan soru şöyleydi : ‘’Sizin sınıfın en zor dersi hangisi..’’ Ben de öyle yapmıştım; Enis abi; istasyonda pişmiş yumurta dolu kovasıyla Erzurum’dan gelen Doğu Expres’ini istasyonda beklerken, sordum.. Aynen şöyle dedi: ‘’Gardaş, çalışana hepsi aynı.’’ Enis abi hem derslerinde başarılıydı hem de müteşebbis bir ruhu vardı.

İstanbul’dan getirdiği bisikletleri çocuklara saatlik kiraya verirdi. O zaman fazla vasıta olmadığı için, sokakta çocuklar rahatlıkla bisiklete binerlerdi. Daha sonra, Hacı Rüştü kahvesinden yukarıya çıkarken tam karşıdaki dükkanda fotoğraf stüdyosu kurmuştu. Hatta vesikalık bir resmimi de ona çektirmiştim. Arka ekrandaki kadifede bir yaprak deseni vardı.

80’li yıllarda, şimdiki devre mülkün yerinde açık hava sineması açmıştı. Öğleden sonra ve gece, hem yerli hem de yabancı film oynatılırdı. Anons eden kişi, yabacı artist adlarını yazıldığı gibi okurdu. Kış mevsiminde de, Veli Baba çay bahçesinin kapalı olan yerini sinema haline getirmişti. 

Ankara Beypazarı Uruş Ortaokulu müdürü iken genç yaşta geçirdiği kalp krizi neticesinde ebedi hayata irtihal eyledi. Belde halkının ısrarı üzerine, cenazesi Uruş belde mezarlığına –görev yaptığı okulu görecek şekilde- defnedilmiştir. Ayrıca Enis Fırat ismi, beldede bir sokağa verilmiştir.